Bir siyaset adamını anlatmak istiyorum bu kez. Onu anlatırken sadece siyaset adamı demek de eksik olur ama… Çünkü başarılı bir işadamı aynı zamanda.
Babasının kırtasiye dükkânında tanımıştım onu. Bergama’da özel idare binasının altındaki Öğretmenler Tüketim Kooperatifinde yönetici olduğum dönemlerdi. Kâğıt, kalem, vs. için Mustafa Bey’e uğrardım sıklıkla. Özcan o yıllarda iletişim fakültesinde okuyordu. Fırsat bulduğunda babasının dükkânına takılıyordu galiba. Orada tanıştık. Sonra da bir akşam, Birol Engel’le çıkageldi bekâr evime. Muhabbetimiz uzun sürmüştü yanılmıyorsam. Dikkatli gözlerle evimi süzdüğü, pürdikkat beni dinlediği dün gibi aklımda.
1986’da eş durumundan İzmir’e atanmış ve yerleşmiş olsam da sık sık Bergama’ya gidip geliyordum. Öğrendim ki Özcan okulu bitirmiş, Bergama Belediyesinde Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü olmuş. O günlerde başkanla birlikte çok etkili biçimde yürüttükleri ‘Zeus Sunağı Bergama’nındır. Geri istiyoruz’ kampanyasını yakından izleyenlerdenim. Başarılı bir halkla ilişkiler yöneticisi portresi çiziyordu. Düzgün Türkçesi ve hitabet gücüyle koltuğuna anlam katan bir belediyecilik yaptı.
Konuya direkt girdim nasıl olduysa… Oysa bir Türkiye fotoğrafı çekerek başlayacaktım. Yazının tadı tuzu böyle geliyor çünkü, diye düşünüyorum. 2.5 milyon insana iş ve aş sağlayan şeker fabrikalarının kapatılmak istendiği bir dönemde, hangi konuya direkt girebilirsiniz ki?
***
Özcan Durmaz, sosyal demokratların sesi olarak çevresine rol model olabilecek nitelikte bir siyaset adamıdır.
Yer altı ve yer üstü zenginliklerimizin peşkeş çekilmesine itiraz edeceği gibi, camide/okulda ve kışlada siyaset yapılıyor olmasına da itiraz edecek bilinçte biridir. Kendisini ülkede olan her bir şeyden sorumlu gibi görenlerdendir o.
“Abi, biz kazanıyoruz. Kazancımızı elbette kültür ve sanat etkinliklerine de destek olarak harcayacağız. Bu bizim görevimiz! Kütüphanecilik çalışmalarında azıcık da benim tuzum olsun,” diyerek Aliağa’nın Hacıömerli mahallesinde açtığımız kütüphanenin ve Rasime Şeyhoğlu Anı Evi’nin raf, dolap, masa ihtiyaçlarını karşılaması, şimdi de zincirimizle ilgili hazırladığımız 68 sayfalık 500 adet kitapçığımızın basılmasına olan katkısıyla dün olduğu gibi bugün de çok önemsediğim bir kardeşimdir.
Yıllar önce Bergama Kermesi’ndeki beceri ve çalışkanlığına tanık olduğum Özcan Durmaz, şimdi Aliağa’da 100 kişiye istihdam olanağı yarattığı Aldur Madencilik’in sahibi olarak Aliağalılara ve ülke ekonomisine döviz kazandırırken, 2008-2009 yıllarında da o günlerin CHP adayına seçim komitesi başkanı olarak bir zafer kazandırmıştı.
Ardından 2 yıl partisinin ilçe sekreterliğini yapmıştı. Aliağalı sosyal demokratlar, onun beceri ve çalışkanlığını ödüllendirmekte gecikmedi ve 2013’ün temmuzunda yapılan olağanüstü kongrede onu partilerinin ilçe başkanlığına getirdiler. Üç dönemdir de bu görevi sürdürüyor. Öte yandan sosyal yaşamın içinde de sivil toplumcu biri olarak Aliağa Çağdaş Yaşam Gönüllülerinin özneliğini sürdürmekte. 2010 yılından bu yana bu derneğin başkanı. İşadamlığını ve siyaset adamlığını harmanlayarak bu dernekte de atık kâğıtların ekonomiye kazandırılmasını sağladı. Elde ettiği kaynağı ise, başarılı yüksek öğrenim öğrencisi kızlara burs vererek kullanıyor.
Bergama’da babasının çalışkan oğlu, belediyenin basın ve halkla ilişkiler biriminin genç müdürü olarak çevresinde sevilen biriydi. Şimdi Aliağa’da sosyal demokratların önderi olarak yaşamının en parıltılı günlerini yaşıyor. Sanayinin, gelişmişliğin adresi Aliağa, onu vekil olarak pekâlâ Ankara’ya da gönderebilir. Partisi, genel başkanı bunu seve seve yapar, ama kendisiyle ve çevresiyle barışık yaşamasını bilen bir siyasetçi olarak onun bence Aliağa’da yerel yönetimin başına geçerek yaşamını sürdürmesi çok daha isabetli olur. Benim bildiğim Özcan Durmaz, bir sonraki hamleyi düşünerek oynayan satranç oyuncusu kadar bunun muhasebesini yapacak yetkinlikte biri. Önceliğin Aliağa olduğunu eminim biliyor.
Haber Kaynağını Gör: https://www.gazeteyenigun.com.tr/ticarette-de-siyasette-de-basarili-bir-kisi-ozcan-durmaz/182156/
